MAHALLEDE ENGELLENENLER


MAHALLEDE ENGELLENEN ENGELLİLER ADINA

Hiç mahallede engellenen bir engelli gördünüz mü? Yok, canım daha neler dediğinizi duyar gibiyim. Mahallelinin işi gücü yok engelliyi engelleyecek bu kadar işinin arasında. Haklısınız. Sorun da bu zaten. Mahallelinin o kadar işi var ki engelliyi engellemeyi bile düşünecek durumda değil. Keşke "görseler" de engelleseler.

Mahalleli kendine dert edindiği şeylerle meşgul olur. Kendi gibi olmasını istediklerini, evirmeye, çevirmeye çalışır. Kendisi gibi olamayacak olanlarla hiç uğraşmaz. Ya da sonuç alamayacakları insanlarla. Çünkü hedefleri yaşantılarını başkalarına modellemek ve tek tip bir yaşantının içinde huşu içinde yaşamaktır. Oysa engelliler ve aileleri başka dünyanın insanlarıdır onların gözünde. Gerekmez uğraşmaya sadece arada bir hatır sorarlar günü ve insanlığı kurtarmak adına. Tabii insanlığı böyle kurtaracaklarını düşünerek. Sosyal devlet, sosyal insan kavramları da ne ki mahallelinin gözünde. Çok biliyormuş gibi bakarlar konuştuğunuzda. Zeytinyağı gibi savunma da yaparak. "Geçenlerde bizim orda zavallı bir engelli gördüm. Yüreğim sızladı hemen yanına gidip halini sordum. Ay içim ezildi" söylemleriyle geceyi daha huzurlu geçirirler vazife galibi olarak. Bu kadar kolay mı ?

Mahallede engellenen bu kadar sağlam insan varken nereden çıktı bu engelliler derseniz zaten söylemlerimize aldığımız baskıcı mahalleliye bir adaysınız demektir. En azından bu yazıyı okuyanların baskıcı mahalle tezinden çok uzakta olduğunu bilmek bile engellilerimiz adına mutluluk vericidir aslında. Toplumun heterojen yapısı giderek özellikle "kadın" ayrımıyla bu kadar popülerken araya engellileri de biraz sosyal insan yaklaşımıyla topluma kaynaştırmanın sizlerin gözünde mahsuru olmasa gerek. Çok önceleri söz konusu olması gereken kaynaşmanın. 21. yüzyılda hala konuşuluyor olmasının da üzüntü verici olduğunu bilerek. Bu arada evinde tuvalete bile tek başına giremeyen bir engelli, mahallelinin orta yerinde sosyal bir varlık olarak insan olmanın gereği kendi varlığını nasıl sürdürür? Hiç engellinin gözlerinin içine derinlerden bir bakış attınız mı? Milletin kadınların kılık kıyafetleriyle bu kadar meşgul olduğu bir gündemde, engellinin kıyafeti nasıl bulduğu, ne ile geçindiği, ailesinin yaşam savaşı aklınıza geldi mi? Eğitim ve temel bakım şartlarında sosyalsıkıntılar bulunan ve bunun da mahallenin tam ortasında yaşanılan bir gerçek olduğunu ne kadar hissettiniz? Mahallenizde engelli var mı biliyor musunuz ? ... Yıllardır engellenen engellilerin adına sorulacak o kadar soru var ki... Birikmiş sorulamamış, sorulsa da cevabı verilmemiş.

Mahalleli her şeyi bilir. O yüzden mahallelidir ya adları. Bilmedikleri yoktur. Nasıl yaşanması gerektiğinden tutun da bayramda neden eltinize gitmemeniz gerektiğine kadar. Tüm yaşamlar iç içe geçmiştir. Engelliler ve aileleri de bu durumdan nasibini alır elbette. Bu engellinin nasıl doğduğuna, hatanın nerede olduğuna, ailenin iyi bakıp bakamadığına, bakamıyorsa mahalleliye göre nasıl bakmasına vs vs vs Her şeyi bilirler yani. Bilmedikleri sadece " ne zaman ölecekleridir " Onu bile tahmin ederler Allah bilir yine desöylemleriyle. Ama bilmedikleri çok önemli bir şey vardır tümünün. Herkesin "kendisi" olması ve
"kendisi olması için her işe karışılmaması" Engelliler ve aileleri de "kendi" şartlarında, bildikleri gibi, ayakta kalabildikleri şekilde yaşama hakkına tüm insanlar gibi sahip olmalıdır. Bunu kestiremezler. Anlayamazlar. Çünkü onlar muhtaçtır tüm topluma. Bu da karışmayı, üzerlerinde hak sahibi olup bildikleri şekilde müdahaleyi getirir. Ailesi ve engelli birey yeterince engelinden dolayı yorgun ve yoğunken bir de mahalleliye uygun davranmak durumunda bırakılır. "Engelliyi yok edemeyiz ama engelliliğin getirdiği sosyal sorunları yok etmek bizim elimizde "diyen tüm sosyal politikacılar, toplum bilimciler bir tarafa mahalleli engelliliği yok edebileceğine inanır, bildikleri şekilde. Denerler her türlü ilacı, yöntemi... Denemeyeni uyarırlar " lafımızı dinlemedi böyleyaşamaya mahkûm " diyerek, kırarak, ruhları daha da yorarak. Gönül yorgunluğu yaratarak, zaten yorgun gönüllere... Demezler ki kimseye demedikleri gibi " Nasıl yardımcı olabilirim. Benim ne yapmamı istiyorsun " olmaz bu sorunun kökü bile uygun değildir. Çünkü mahalle baskısı, mahalleli her şeyi kendisi daha iyi bilir. Bir başkasının yaşamına müdahale haktır ve yerine getirmeyen dışlanmaya mahkûmdur. Bu böyle gider...

"İnsan" her yönüyle sosyal bir varlıktır ötesi düşünülemez. Farkımız da budur tüm canlılardan. Ama mahalleli bilmez bu farkı, yaşar bildiği gibi. İstediğine istediği kıyafeti giydirir, çıkarttırır, açar, kapatır, evlendirir, boşatır... Oysaki korkmamak gerek, mücadele gerek. Tüm toplumun beyninin daha da "açılması"için, görüntünün ötesine geçmek gerek. Bakmak değil görmek gerek.Görmek insanda " insanı" görmek, "insana ulaşmak için "görmek.Yürekleri görüntünün ötesine geçirmek gerek.

Mahallenin engellileri adına
Reyhan Gazel